Hakkımda

Fotoğrafım
Istanbul, Türkiye
AV. MERVE GÜRCAN 60.Yıl Anadolu Lisesi 1996 yılı, Dokuz Eylül Hukuk Fakültesi 2000 yılı, Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım 2010 yılı mezunudur. Medeniyet Üniversitesi Tıp Hukuku Yüksek Lisans 2014-2019 Yayınlanmış eseri: Tıp Hukukunda Eser Sözleşmesi YABANCI DİLLER;İngilizce, Almanca İletişim: merve@mervegurcan.av.tr https://twitter.com/mervethemermaid https://www.facebook.com/AVMERVEGURCAN iletişim: 02165500664

20 Haziran 2020 Cumartesi

SERİ MUHAKEME USULÜ



Türk hukukunda 2020 yılı ocak ayından itibaren seri muhakeme usulü uygulamaya başlamıştır.
Alkollü araç kullanmak gibi basit nitelikli suçlarda şüpheliye cezasında yarı oranında indirim sağlanarak mahkemelerin iş yükünü azaltmaya yöneliktir.
Savcılık aşamasından sonra hemen mahkemeye sevk edilerek aynı gün içinde karar verilmesi sağlandığından gerçekten de seri bir yargılama sağlanmaktadır.
Beraat etme olasılığı bulunmadığını düşünen  şüpheli savcı ile işbirliği yaparak cezasının indirilmesini sağlamakta, kamusal açıdan da hem zamandan hem de uzun sürecek bir yargılama sürecinin getireceği maddi yükten kurtulunmaktadır.
Seri muhakeme usulünün avukat huzurunda gerçekleştirilmesi zorunlu olduğundan Anayasal açıdan da şüpheliye yargı güvenliği sağlanmış olmaktadır.

17.10.2019 tarihinde CMK’ye eklenen Seri Muhakeme Usulü; Kanunda sınırlı sayıda ve açıkça düzenlenen suçlar bakımından avukat huzurunda şüpheliye yapılan teklifi şüphelinin özgür iradesi ile kabul etmesi sonucu kanunda belirtilen koşullarda uygulanabilecek istisnai bir muhakeme yöntemidir.

Cumhuriyet savcısı, suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle yaptırımı belirler.

Belirlenen hapis cezası Cumhuriyet savcısı tarafından, koşulları bulunması hâlinde Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesine göre seçenek yaptırımlara çevrilebilir veya 51 inci maddesine göre ertelenebilir.
Belirlenen yaptırımlar hakkında, Cumhuriyet savcısı tarafından, koşulları bulunması hâlinde Kanunun 231 inci maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.

 Soruşturma evresi sonunda bu suçlarla ilgili olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde seri muhakeme usulü uygulanır.

Cumhuriyet savcısı, şüpheli hakkında seri muhakeme usulünün uygulanmasını yazılı olarak görevli mahkemeden talep eder.

Mahkeme, şüpheliyi müdafi huzurunda dinledikten şartların gerçekleştiği ve eylemin seri muhakeme usulü kapsamında olduğu kanaatine varırsa talepte belirlenen yaptırım doğrultusunda hüküm kurar; aksi takdirde talebi reddeder ve soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla dosyayı  Cumhuriyet başsavcılığına gönderir.
Mazeretsiz olarak mahkemeye gelmeyen şüpheli, bu usulden vazgeçmiş sayılır.
Seri muhakeme usulünün herhangi bir sebeple tamamlanamaması veya soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesi hâllerinde, şüphelinin seri muhakeme usulünü kabul ettiğine ilişkin beyanları ile bu usulün uygulanmasına dair diğer belgeler, takip eden soruşturma ve kovuşturma işlemlerinde delil olarak kullanılamaz.

 Suçun iştirak hâlinde işlenmesi durumunda şüphelilerden birinin bu usulün
uygulanmasını kabul etmemesi hâlinde seri muhakeme usulü uygulanmaz.
Seri muhakeme usulü, yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile sağır ve dilsizlik hâllerinde
uygulanmaz.
  Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste
bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması hâlinde, seri muhakeme usulü uygulanmaz.
  Cumhuriyet savcısının talebi doğrultusunda mahkemece kurulan hükme itiraz edilebilir.


Seri muhakeme usulü’ne tabi suçlar; CMK Madde 250’de sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar;
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Hakkı olmayan yere tecavüz (madde 154, ikinci ve üçüncü fıkra),
2. Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması (madde 170),
3. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma (madde 179, ikinci ve üçüncü fıkra),
4. Gürültüye neden olma (madde 183),
5. Parada sahtecilik (madde 197, ikinci ve üçüncü fıkra),
6. Mühür bozma (madde 203),
7. Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan (madde 206),
8. Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (madde 228, birinci fıkra),
9. Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması (madde 268),
suçları.
b) 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 13üncü maddesinin birinci, üçüncü ve beşinci fıkraları ile 15 inci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen suçlar.
c) 6831 sayılı Orman Kanununun 93 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen suç.
d) 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde belirtilen suç.
e) 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun ek 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde belirtilen suç.

Seri muhakeme usulünün teklifi

Cumhuriyet savcısı seri muhakeme usulünün uygulanmasını teklif etmeden önce şüpheliyi bu usul hakkında bilgilendirir. Bilgilendirme;

a) İsnat edilen eylem, eylemin oluşturduğu suç ile bu suçun seri muhakeme usulü kapsamına girdiği,

b) Kamu davasının açılması için yeterli şüphenin bulunduğu,

c) Özgür iradesiyle ve müdafi huzurunda kabul ettiği takdirde bu usulün uygulanacağı ve belirlenecek temel cezanın yarı oranında indirileceği,

ç) Cumhuriyet savcısı tarafından teklif edilen yaptırım hakkında talep doğrultusunda mahkemenin hüküm kuracağı, bu hükme karşı itiraz kanun yoluna başvurabileceği,

d) Teklifin kabulünün ancak müdafi huzurunda gerçekleştirilebileceği, seçtiği bir müdafi yoksa istemi aranmaksızın kendisine bir müdafi görevlendirileceği,

e) Mahkeme tarafından hüküm kuruluncaya kadar her aşamada seri muhakeme usulünden vazgeçebileceği,

f) Mahkemece verilen hükmün adli siciline kaydedileceği,

g) Bu usulün uygulanmasını kabul etmediği takdirde genel hükümlere göre hakkında iddianame düzenlenerek kamu davası açılacağı,

ğ) Genel hükümlerin uygulanmasına geçilmesi halinde, seri muhakeme usulünü kabul ettiğine ilişkin beyanları ile bu usulün uygulanmasına dair diğer belgelerin, soruşturma ve kovuşturma işlemlerinde delil olarak kullanılamayacağı  hususlarını kapsar.

Talebi hâlinde teklifi değerlendirmesi için şüpheliye bir ayı aşmamak üzere makul bir süre verilir. Şüphelinin seçtiği bir müdafi bulunmaması halinde baro tarafından müdafi görevlendirilmesi istenilir.


Şüphelinin teklifi müdafi huzurunda kabul etmesi halinde şüpheli, aynı gün mahkemeye yönlendirilir.

İtiraz

Mahkemece, Cumhuriyet savcısının talebi doğrultusunda kurulan hükme genel hükümler çerçevesinde itiraz edilebilir.

Seri muhakeme usulü 01.01.2020 tarihinden itibaren uygulanır. Bu tarih itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü uygulanmaz. 

Av. Merve Gürcan

30 Mart 2020 Pazartesi

CORONA VİRÜSÜ NEDENİYLE ÖZEL HASTANEDE TEDAVİ OLMAK ÜCRETLİ Mİ?



Pandemi, eski Yunanca tüm anlamına gelen pan ile insanlar anlamına gelen demos kelimelerinin birleşiminden türetilmiştir.
Dünyada çok sayıda insanı, istikrarlı bir şekilde, eşzamanlı ve çok yaygın olarak tehdit eden, nüfusun daha önce maruz kalmadığı yeni ortaya çıkmış “bulaşıcı” hastalıklardır. Bir hastalığın pandemi ilan edilmesi Dünya Sağlık Örgütü’nce (WHO)   yapılır.
 Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni corona virüsü ve sebep olduğu COVID-19 hastalığı Dünya Sağlık Örgütü’nce pandemi ilan edilmiştir.
Corona virüsleri aslında  geniş bir aile olup corona virüslerine bağlı olarak ortaya çıkan pek çok enfeksiyon hastalığı geçmişten bugüne görülmektedir. İnsanlarda soğuk algınlığının en önde gelen nedenleri arasındadır. Bir türevi köpeklerde de görülmekte ancak  bu insanlarda olduğu gibi köpeklerin solunum yollarında değil, bağırsaklarında yaşamakta ve kanlı ishale yol açabilmektedir. Köpeklerdeki corona virüsünün  aşısı mevcut olup günümüzde evlerde yaşayan tüm köpeklere aşı takvimlerine uygun olarak yapılmaktadır. Kaldı ki Covid 19 corona virüsünün insanlardan evcil hayvanlara veya evcil hayvanlardan insanlara geçtiğine dair bilimsel bir kanıt da mevcut değildir. Köpeklerimizi sokakta gezdirdikten sonra patilerinin temizlenmesi önemli ve şu an için yeterlidir.
Covid 19, 31 Aralık 2019’a kadar insanlarda tanımlanmamış bir corona virüs türüdür.   Çin’in Vuhan şehrinde balık ve canlı hayvan pazarında çalışanlar arasında   pnömoni vakaları bildirilmesi üzerine ortaya çıkmıştır. Covid 19 hastalarında belirtiler kişiden kişiye değişmekle birlikte yüksek ateş, kuru öksürük, nefes darlığı ve akciğerlerde zatürre ile uyumlu bulgular gözlemlenmiştir. Yanı sıra boğaz ağrısı, halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık, kilo kaybı, karın ağrısı, ishal de görülebilmektedir.  
Covid 19, bazı insanlarda ise fark edilmeyen veya çok hafif bulgular gösterirken bazı vakalarda zatürre, ağır solunum ve böbrek yetmezliği ile ölüm gerçekleşebilmektedir.
Hastalık, hasta ve enfekte olmuş kişilerin öksürük, hapşırık, konuşma  yoluyla ortaya saçtıkları damlacıklara sağlıklı kişilerin elle teması sonrasında ellerini ağız, burun veya gözlerine götürmeleri sonucu bulaşmaktadır. Dolayısıyla el hijyeni son derece önemlidir.
Ortalama kuluçka süresi 5-6 gün olup, bazı vakalarda bu sürenin 14 güne kadar uzayabildiği gözlenmektedir.
Yüksek ateş, öksürük, nefes darlığı gibi bulgularınız varsa 112’yi arayarak veya başkalarına bulaştırmamak için maske takarak en yakın sağlık kuruluşuna gitmeniz gerekmektedir.
Hastalığı önlemek veya tedavi etmek için şu anda hastalığa özel, bilinen etkin bir ilaç ve aşı mevcut değildir ancak olumlu sonuç veren bazı ilaçlar Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği standartlara uygun olarak kullanılmaktadır.  

COVID 19 TEDAVİSİNİN EKONOMİK BOYUTU

Elbette ağır vakalarda yoğun bakım hizmetleri gerektiren bu hastalığın ekonomik boyutu da merak uyandırmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü’nce pandemi ilan edildiğinden özel sağlık sigortaları Covid 19 tedavisini genel olarak karşılamamaktadır. Yazıyı yazdığım sırada bildiğim kadarıyla Türkiye’de şu an için sadece 4 sigorta şirketi, bünyesindeki hastanelerdeki tedavi ücretlerini karşılayacağını duyurmuştur.
Corona testi ücretleri devlet tarafından karşılanmakta olup ücretsizdir. Corona testi için burun ve boğaz örnekleri alınıp labarotuvara gönderilmektedir.
Ancak testin yapılıp yapılmayacağına hekim karar vermektedir. Bunun sonucu olarak da uygulamada hekim muayenesi ve -test dışındaki- diğer grafi yöntemleri için özel hastanelerde ücret talep edilmektedir.  Özel sağlık sigortaları bu aşamadaki ücretleri karşılamakta ancak test sonucu covid 19 hastalığının pozitif olduğu anlaşıldığı takdirde özel sigorta bu aşamadan sonrasını karşılamamaktadır. Hastalığınızın corona olmadığı tespit edildiği takdirde diğer tüm tedavilerde özel sağlık sigortanız geçerli olmaya devam etmektedir.
Dolayısıyla covid 19 pozitif olduğunuz teşhis edildikten sonra ekonomik gücünüz yeterli olmadığı takdirde kamu hastanelerine sevkinizin yapılmasını istemek daha mantıklı olacaktır.
Acil durumlarda 112’yi arayarak hastaneye başvurmayı tercih etmekte yarar vardır. Bilindiği gibi acil servis hizmetleri pandemi dışında normal koşullarda da özel hastaneler tarafından ücretsiz olarak verilmektedir.
Özel hastanede durumunuz acil kabul edilmeyerek servise alınacağınız size bildirildiği takdirde yine kamu hastanelerine sevk edilmenizi talep edebilirsiniz.
Özel hastanelerde Covit-19 sebebi ile acil servisten yönlendirilen hastanın yoğun bakım servislerinde yatışı kural olarak SGK anlaşmalı hastanelerde SUT kapsamında  ücretsizdir.  
Özel hastaneye 112 aracılığıyla ve devlet hastanelerinde yer bulunmaması nedeniyle sevk zincirine uygun olarak gelinmiş ise veya hasta acilden giriş yapıp direkt olarak yoğun bakıma alınmış ise tedavi ücretsizdir.
Hasta özel hastaneye doğrudan kendisi başvurmuş ise ücretli olacaktır. SGK anlaşması olan hastanelerde fark ücretleri talep edilebilecektir.
Türkiye’de koronavirüs tedavisinin tamamı devlet hastanelerinde ücretsiz olarak yapılmaktadır.   
Covit 19 tedavisinde  kontrole tabi ilaçlar da ücretsiz olarak kullanılmaktadır.  
Her şerde bir hayır vardır sözüne inanırım, zorunlu olmadıkça bu süreci evden olabildiğince  az   çıkarak, daha önce yapmaya zaman ayıramadığımız işleri, hobileri yaparak, kendimizi geliştirerek, hayallerimizi gerçekleştirmek üzere adımlar atarak geçirmekte yarar var.
Hepimize sağlıklı mutlu günler dilerim.
Av. Merve Gürcan, LLM
(Tıp Hukuku Yüksek Lisans, Tıp Hukuku’nda Eser Sözleşmesi kitabı yazarı)

6 Mart 2020 Cuma

Avukat Merve Gürcan, LLM



Av. Merve Gürcan, LLM
28.09.1978 Ankara doğumludur. Halen İstanbul’da kendi ofisinde avukatlık faaliyetlerini sürdürmekte, çeşitli eğitim ve seminerler vermektedir. Tıp Hukukunda Eser Sözleşmesi isimli kitabı Ocak 2020'de yayınlanmıştır.
Eğitimi:
Yüksek Lisans: Medeniyet Üniversitesi Tıp Hukuku Yüksek Lisans Programı 2019 yılı mezunu
Önlisans: Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım 2010 yılı mezunu
LİSANS: Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2000 yılı mezunu
Ortaöğretim ve Lise: İzmir 60. Yıl Anadolu Lisesi 1996 yılı mezunu
İlkokul: İzmir, Mustafa Reşitpaşa İlkokulu 1989 yılı mezunu
Bildiği Yabancı Diller: İngilizce, Almanca 
Aldığı Sertifika ve katılım belgeleri:
1)Uluslararası Koruma ve Mültecilere Yaklaşım Eğitimi -2018
2)Sağlık Hukuku’nda Yüksek Lisans ve Doktora Öğrencilerinin Buluşması-2015
3)Tıbbi müdahalelerden kaynaklanan davalarda bilirkişi eğitici eğitimi programı-2014
4)İş Hukuku uyuşmazlıkları ve iş kazalarından kaynaklanan davalarda bilirkişi eğitici eğitimi programı -2014
5)Üreme Hakları-1- 2014
6)Üreme Hakları-2 -2014
7)İnsan Hakları ve mülteciler -2014
8)Sağlık Hukuku Sempozyumu- 2014
9)CMK- Sanık Müdafiiliği ve Mağdur Şikayetçi, Katılan Vekilliği -2013
10)Sınırlar ve Sığınmacılar- 2013
11)Spor Hukuku- 2012-2013
12)Adli Jinekoloji ve Obstetrik 2012
13)Özyeğin Üniversitesi Sağlık Hukuku Sertifika programı -2012
14)Tüketici Hukuku -2012
15)Uzlaşma-2012
16)Tıbbi uygulama hataları- 2011
17)Kadın Hakları- adli yardım- 2011
18)Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi eğitimi- 2008
19)Milletlerarası Ticaret Odası Tahkimi- 2008
20)İletişim ve Davranış Geliştirme Kalite Kültürü- 2001
21)Avrupa Topluluğu Hukuku- 1999
22)Hasta ve Hasta Yakını Hakları Kongresi 24-25 Ekim 2019
23)Çocuk Hakları Eğitim Semineri 16-17 Kasım 2019
YAYINLAR
KİTAP:
Tıp Hukukunda Eser Sözleşmesi - Ocak 2020
DERGİ YAZILARI
-Hukuk ve Yaşam Dergisi sayı 14 - Cem Özer ile laf lafı açtı- röportaj
-Hukuk ve Yaşam Dergisi sayı 2011/1- Yonca Evcimik ile bir gün -röportaj
-Hukuk ve Yaşam Dergisi sayı 2010/2- Avukat Olmak
 -Hukuk ve Yaşam Dergisi sayı 2010/1 -Birol Güven ile söyleşi
TELEVİZYON PROGRAMLARI
Dr.Alp Sirman ile İşin Doğrusu Programı -Krt Tv
https://www.youtube.com/watch?v=v009TPKdZVg
GAZETE HABERLERİ
- Ankara'daki köpek cinayeti yazısı-Ayşe Aral- Hürriyet gazetesi-06.02.2015
Mala Zarar Verme suçu-Ayşe Aral- Hürriyet Gazetesi -30.01.2015
 Katil Adam-Ayşe Aral- Hürriyet Gazetesi -06.09.2014
2002'den sonra evlenenler kadın da biz şişme bebek miyiz?-Ayşe Aral- Hürriyet Gazetesi -26.07.2014
- Hürriyet Gazetesi-Ayşe Aral-Davacıyım-11.12.2012
-Ortak Velayet -Yasemin Güneri-Haber Türk -05.05.2013
-İtiraf Olmazsa Twitter'a ceza zor-The Wall Street Journal-Ayşegül Akyarlı Güven-05.06.2013
-Özel Hastanelerde Acil Servis Oyunları-Turgut Erat- Sözcü Gazetesi -23.02.2018
-Acil Serviste Skandal, ücretini ödemezsen dikişini atamam-Turgut Erat-Sözcü Gazetesi-07.03.2018
-Acil Servis ücretli mi-Eser Akgül -Sözcü Gazetesi-01.02.2018

28 Şubat 2020 Cuma

TIP HUKUKUNDA ESER SÖZLEŞMESİ


Tıp Hukukunda Eser Sözleşmesi isimli kitabım yayınlandı. Avukat meslektaşlarıma, estetik ve plastik cerrahlara, estetik mağdurlarına  yararlı olmasını dilerim.
 Av.Merve Gürcan

1 Kasım 2013 Cuma

Neden dolandırılıyoruz?

Neden dolandırılıyoruz?
Prof. Dr Canan Karatay’ın başına gelen durum gerçekten çok üzücü. Son zamanlarda bu tip dolandırıcılıklar çok arttı. Bunun defalarca haber olmasına, internette paylaşılmasına rağmen bu kadar eğitimli insanların bile buna aldanmaları şaşırtıcı.
Ancak hepimiz insanız, dalgın, yorgun, üzgün olduğumuzda ya da sadece herkesi kendimiz gibi iyiniyetli sandığımızda aldanabiliriz.
Beni de geçen yıl aynı şekilde telefonla arayıp fonda telsiz sesi dinleterek karakoldan aradığını söyleyen ve polis olduğunu iddia eden bir kişi telefonumun sim kartının kopyalandığını ve terörist kampında kullanıldığını iddia ettiğinde, avukat olduğumu ve bana yazılı tebligat yapmaları halinde savcılığa giderek durumu araştıracağımı söyledim. Sinkaflı bir küfür ederek telefonu yüzüme kapattı. Aynı olay daha sonra da benzer şekillerde 2 kez daha tekrarlandı, yani dolandırıcılar bu işi meslek edinmiş kişiler.
Dolandırılmamak için öncelikle vatandaşların her zaman uyanık olmaları gerekli. Nasıl mı? Eğer yukarıda anlattığım ya da Canan Hanım’ın başına geldiği şekilde bir telefon ile karşılaşırsanız hiçbir surette kimlik, kredi kartı, adres gibi kişisel bilgilerinizi vermeyin. Size yazılı olarak tebligat yapmalarını isteyin.
Bunun için adresinizi bile vermeyin, arayan gerçekten resmi bir görevli ise telefonunuzu bulduğu gibi adresinizi ve kişisel bilgilerinizi de Mernis’ten kolaylıkla bulabileceğini hatırlayın.
İfadenize ya da bilginize gerçekten ihtiyaç duyulması halinde resmi ve yazılı bir tebligatla karakola ya da savcılığa davet edilirsiniz, çocuk parklarına değil.
Amerikan filmlerine özenip torba içinde parklara para bırakmayın.
Türkiye devleti çok şükür bu tip operasyonları ödediğimiz vergilerle karşılayabilir durumdadır. Vatandaşların ödeme yapmaları gerekirse de bu vergi ya da harç gibi makbuz karşılığı yapılır, diğer her türlü ödeme yasadışıdır.
Kaldı ki ceza davaları harca tabi bile değildir, herhangi bir şekilde mağdur olduğunuzda yapmanız gereken tek şey karakola ya da savcılığa başvurmaktan ibarettir. Unutmayın suçluları yakalamak sizin işiniz değildir.
Av. Merve Gürcan

4 Mayıs 2013 Cumartesi

ORTAK VELAYET

Türk Hukuk Sistemi’nde evlilik süresince velayeti anne ve baba birlikte kullanırlar. Boşanmanın en önemli sonuçlarından biri de çocukların velayeti ve velayet kendisine verilmeyen taraf ile çocuklar arasında kişisel ilişkilerin düzenlenmesidir. Bu konuda mümkün olduğunca çocukların yaşı, psikolojik ve fiziksel durumları ve en önemlisi menfaatleri göz önünde tutulmalıdır. Türkiye’de şu anda taraflar anlaşsalar dahi ortak velayet verilmesi mümkün değildir. Küçük çocukların velayeti genellikle anne şefkatine ihtiyaçlarının büyük olması nedeniyle anneye verilmektedir. Bu durum da özellikle çekişmeli boşanma davalarında baba ile ilişkilerini azaltmakta ve kötü yönde etkilemektedir. Medeni Kanunumuzun ortak velayete izin vermemesi, velayetin kamu düzeninden sayılması, yabancı mahkeme kararlarının tanınmasını ve yerine getirilmesini de engellemektedir. Ortak velayet, Amerika’da 33 yıldır uygulanmaktadır. Elbette her boşanma davasında ortak velayet kararı verilmiyor. Tarafların başvurusu üzerine, mahkeme uygun görürse bu yönde bir karar verebiliyor. Çocuk yine bir tarafta kalıyor ancak çocukla ilgili alınacak önemli kararlarda anne ve baba ortak karar veriyor. Kaldı ki ortak velayet kararı olsa bile çocuğun düzensiz bir şekilde anne ile babanın evleri arasında savrulması da önlenmelidir. Örneğin bir gün annede bir gün babada kalan çocuk ne ödevlerini doğru düzgün yapabilir, ne de derslerine konsantre olabilir. Planlamanın çocuğun menfaatlerine ve ihtiyaçlarına uygun yapılması, gerekirse psikolojik destek alınması zorunludur. İsviçre Medeni Kanunu’nda ortak velayet şu şekilde düzenlenmiş: “Hâkim, anne ve babanın ortak dilekçeleri ile talep etmeleri halinde, çocuğun yararı ile bağdaşması ve hâkimin onayına, çocuğun yükümlülüklerine katılmaları ve nafaka giderlerini paylaşımlarını belirten bir anlaşma sunmaları koşuluyla, velayet hakkının anne ve baba tarafından birlikte kullanılmasına karar verebilir” Kanımca mümkünse çocuğun ve bir psikologun da görüşleri alınmalıdır. Velayetin ortak kullanılması Almanya, Belçika ve Fransız Medeni Kanunlarında da düzenlenmiştir. Ortak velayetin sağlıklı yürüyebilmesi için her iki ebeveynin de birlikte hareket etmesi ve emek sarf etmesi gerekir. En uygun çözüm anne ve babanın birbirlerine ve çocuğun okuluna yürüyerek gidip gelecek kadar yakın mesafede yaşamalarıdır. Anne ve baba çocukla ilgili konularda sağlıklı iletişim kurabilmeli ve işbirliği yapmalıdır. Çocuk yetiştirmeye ilişkin fikir ve davranışları da birbirine uygun olmalıdır. Ortak velayet, her aile için uygun bir çözüm yolu olmayabilir. Özellikle çekişmeli boşanmalarda zaten hiçbir konuda anlaşamayan ebeveynlerin boşandıktan sonra da anlaşamamaları doğaldır. Sonuç olarak adı ister ortak velayet, ister başka bir şey olsun önemli olan boşanan eşlerin çocukları için en doğru olanı bulup bu konuda birlikte hareket etmeleri ve çocuğun menfaatlerini kendi tartışmalarından üstün tutmalarıdır. Avukat Merve Gürcan